Merhaba Sevgili Okur
Öncelikle kıymetli vaktinin bir kısmını bu yazıya ayırdığın teşekkür ediyor ve eğer bu girişten sonra okumaya hala devam ediyorsan merakından ötürü seni kutluyorum :)
Merak önemli şey onu kesinlikle küçümseme. Hayatımızın 1800' lü yıllara göre daha konforlu, zahmetsiz olması, aradığın bilgiye birkaç tuşla ulaşabiliyor olman ya da olmamız bizi meraklanmaktan geri koymamalı. Sonuçta günümüzde her soruna bir çözüm getirilebilmiş değil. Başlıktan daha fazla uzaklaşmadan sana Sophie 'den ve onun merak öyküsünden bahsetmek istiyorum.
Sophie Germain bir matematikçi. Kütüphanede matematik kitaplarının bir tanesinde Archimedes 'in trajik ölümü okuyor ve bu şekilde başlıyor hikayemiz.
" Eğer matematik bir insanın hayatını kaybetmesine neden olacak kadar yoğunlaşmasını sağlıyor ise mutlaka bu bilimi öğrenmeliyim. "
Sophie'nin matematik tutkusunun Archimedes' in yolundan gitmek olduğu söylenir. Hep de böyle önemli işlere başlamadan bir işaret mi gelir diyeceksin şimdi. Gelir be sevgili okur yoksa öbür türlü bir sabah ' ben matematikçi olucam' diye uyanırsan havale mi geçiriyor diye ateşini kontrol ederler. Bir şeye dair içine merak düştüğünde o işi gerçekten yaparsın. Yapmak zorunda olduğun için değil, gerçekten arzu ettiğin için yaparsın. Bu o kadar genel bir yargı ki sadece matematikle ilgili değil. Neyse çok dağılmadan Archimedes'in ölümüyle ilgili anlatılan hikaye şöyledir : Archimedes' in bir gün kumsalda bir geometri problemi üzerine yoğunlaşmış bir şekilde düşünürken kumsala çıkarma yapan Romalı bir askerin kendisine bir şeyler söylediği, ancak Archimedes 'in probleme yoğunlaştığından dolayı askeri duymadığı ve hatta " Çemberimi sakın bozma" dediği söylenir. Bu beklenmedik yanıt karşısında sinirlenen asker Archimedes' in kafasını uçarak öldürür.Şimdi düz mantıkla matematik yapmak demek kafanın uçması demek değildir. Ve yahut dünyayla ilişiği kestirecek kadar bir uğraş da değil bence. İnsanların kafasında matematiği bu kadar anlaşılamaz ve öğrenilemez kılmak çok gereksiz. Bu işle uğraşan birtakım bilim insanlarının yaptıkları işin ne kadar yüce bir şey olduğunu ispatlama ve gösterme çabasından başka bir şey değil sevgili okur. Matematik her uğraş gibi çalışmayı ve düşünmeyi gerektirir sadece o kadar. Tekrardan bayan Germain' nin yaşamına dönelim.
Bir kadın olduğu için bilimsel çalışmalarını uzun süre başka isimle yürütmek zorunda kalan Marie-Sophie Germain 1 Nisan 1776′ da Paris’ te doğar. Tüm olumsuz koşullara rağmen matematiği hayatının merkezine koyarak, ısrarla yoluna devam eder. Bu Fransız asıllı matematikçi, fizikçi ve filozofa, matematiğe olan katkılarından dolayı, ancak ölümünden 6 yıl sonra Göttingen Üniversitesi tarafından fahri doktorluk unvanı verilir. Babası zengin bir ipek tüccarıdır. Birçok matematikçinin aksine maddi sıkıntılar çekmemiştir. Onun yaşadığı zorluk içinde bulunduğu dönemdi. Fransız İhtilali'nin en kanlı çatışmaları yaşanıyordu. Ailesi Sophie 'nin bu olaylardan uzak durmasını istiyordu ve onun evden çıkmasını yasaklamışlardı. Başlarda sıkıcı olan bu süreç babasının zengin kitaplığındaki matematik kitaplarını keşfetmesiyle adeta bir maceraya dönüşmüştü. 18. yüzyılda kadınların akademik kariyer yapmalarına izin verilmiyordu. Sadece akademik çevreler değil, aileler de kadınların bilim veya siyasetle uğraşmalarını istemiyordu. Bu nedenle Sophie matematiği kendi başına kitaplardan öğrenmeye mecbur bırakılmıştı. Matematik çalışmalarını gece herkes uyuduktan sonra yapıyordu. Ailesi çalışmalarını engellemek için mumları ve battaniyeleri saklayıp uyumaya zorluyormuş. Çalışmaları okuyabilmek için Yunan ve Latin alfabelerini öğrendi. Sonraki senelerde kadınların kabul edilmediği ama notların herkese açık tutulduğu bir okul sayesinde çalışmalarını geliştirdi. Yaptığı çalışmaları fakülte üyesi Louis Langrange'a gönderdi. Matematikteki zekasını ilk kez meşhur matematikçi Lagrange keşfeder. Lagrange için hazırladığı bir ödevi kadın olduğundan önem verilmeyeceği kaygısıyla ‘‘M. LeBlanc'' diye sahte bir isimle verir. Lagrange bu dehanın Sophie Germain olduğunu daha sonra öğrenir.
Sophie'nin matematik alanında en büyük destekçilerinden biri Lagrange olur. Sophie Germain'i en çok etkileyen matematikçilerden biri de çoğu kesimlerin fikir birliği içinde matematiğin prensi diye adlandırılan Gauss oldu. Ona da çeşitli matematik konularında bir çok mektup yazdı. Aynı kaygıyla, mektuplarına uzun süre M. LeBlanc olarak imza attı. Gauss, M. LeBlanc'ın Sophie Germain olduğunu Fransızlar Gauss'un oturduğu şehri işgal edip Sophie'nin aile dostu olan bir Fransız generalden Gauss için ayrıcalık istediğinde öğrenir. Sophie Germain'in matematikteki meşhur Fermat Teoremi'nin çözümüne yaptığı katkılar bilinen en iyi yönüdür. Yaptığı katkıların önemi kendinden ancak 100 yıl sonra Kummer tarafından bir adım ileri götürülebildiği düşünülürse daha iyi anlaşılır. Zamanın çok prestijli yarışmalarına katılmıştır. Poisson gibi matematik ve istatistiğin önde gelen isimleriyle yarışmıştır. Başarılı olamamıştır. Hak ettiği dereceler hiçbir zaman kendine verilmemiştir. Geçmişte M. LeBlanc ismini kullanmakla ne kadar haklı olduğunu tüm matematik dünyası adete Sophie'ye ispat etmiştir. Poisson, Gaspard de Prony ve Laplace'dan oluşan bir jürinin seçiciliğinde katıldığı bir yarışmada sunduğu makale bazı teknik hatalar nedeniyle kabul dahi edilmemiş ve kendisine çalışmasının neden kabul edilmediği söylenmemiştir bile. Olaydan 55 yıl sonra Gaspard de Prony'nin yazdığı makalelerinden birinin Sophie Germain'in yazdığı makalenin düzeltilmiş şekli olduğu anlaşılmıştır.
Bir çok deha gibi, Sophie Germain de çok genç yaşta öldü. Rakam teorisi üzerine çalışmalarını sürdürürken 55 yaşında kanserden öldü. Ölüm sertifikasındaki mesleği bölümüne matematikçi değil, rantiye yazdılar.
Matematikte kadınların yaptığı katkıları erkek meslektaşlarıyla karşılaştırdığımızda iki ya da üçle çarpmak yetmez, on ya da 20 ile çarpmak gerekir. Çünkü, kadın matematikçiler yıllar boyunca kendilerini matematikçi olarak dahi erkek meslektaşlarına kabul ettirememişlerdir.
Gauss, Lagrange, Hamilton gibi matematikçileri kadın meslektaşlarına bakış açıları bakımından diğerlerinden ayırmak gerektiğini de belirmek gerekir.
Öncelikle kıymetli vaktinin bir kısmını bu yazıya ayırdığın teşekkür ediyor ve eğer bu girişten sonra okumaya hala devam ediyorsan merakından ötürü seni kutluyorum :)
Merak önemli şey onu kesinlikle küçümseme. Hayatımızın 1800' lü yıllara göre daha konforlu, zahmetsiz olması, aradığın bilgiye birkaç tuşla ulaşabiliyor olman ya da olmamız bizi meraklanmaktan geri koymamalı. Sonuçta günümüzde her soruna bir çözüm getirilebilmiş değil. Başlıktan daha fazla uzaklaşmadan sana Sophie 'den ve onun merak öyküsünden bahsetmek istiyorum.
Sophie Germain bir matematikçi. Kütüphanede matematik kitaplarının bir tanesinde Archimedes 'in trajik ölümü okuyor ve bu şekilde başlıyor hikayemiz.
" Eğer matematik bir insanın hayatını kaybetmesine neden olacak kadar yoğunlaşmasını sağlıyor ise mutlaka bu bilimi öğrenmeliyim. "
Sophie'nin matematik tutkusunun Archimedes' in yolundan gitmek olduğu söylenir. Hep de böyle önemli işlere başlamadan bir işaret mi gelir diyeceksin şimdi. Gelir be sevgili okur yoksa öbür türlü bir sabah ' ben matematikçi olucam' diye uyanırsan havale mi geçiriyor diye ateşini kontrol ederler. Bir şeye dair içine merak düştüğünde o işi gerçekten yaparsın. Yapmak zorunda olduğun için değil, gerçekten arzu ettiğin için yaparsın. Bu o kadar genel bir yargı ki sadece matematikle ilgili değil. Neyse çok dağılmadan Archimedes'in ölümüyle ilgili anlatılan hikaye şöyledir : Archimedes' in bir gün kumsalda bir geometri problemi üzerine yoğunlaşmış bir şekilde düşünürken kumsala çıkarma yapan Romalı bir askerin kendisine bir şeyler söylediği, ancak Archimedes 'in probleme yoğunlaştığından dolayı askeri duymadığı ve hatta " Çemberimi sakın bozma" dediği söylenir. Bu beklenmedik yanıt karşısında sinirlenen asker Archimedes' in kafasını uçarak öldürür.Şimdi düz mantıkla matematik yapmak demek kafanın uçması demek değildir. Ve yahut dünyayla ilişiği kestirecek kadar bir uğraş da değil bence. İnsanların kafasında matematiği bu kadar anlaşılamaz ve öğrenilemez kılmak çok gereksiz. Bu işle uğraşan birtakım bilim insanlarının yaptıkları işin ne kadar yüce bir şey olduğunu ispatlama ve gösterme çabasından başka bir şey değil sevgili okur. Matematik her uğraş gibi çalışmayı ve düşünmeyi gerektirir sadece o kadar. Tekrardan bayan Germain' nin yaşamına dönelim.
Bir kadın olduğu için bilimsel çalışmalarını uzun süre başka isimle yürütmek zorunda kalan Marie-Sophie Germain 1 Nisan 1776′ da Paris’ te doğar. Tüm olumsuz koşullara rağmen matematiği hayatının merkezine koyarak, ısrarla yoluna devam eder. Bu Fransız asıllı matematikçi, fizikçi ve filozofa, matematiğe olan katkılarından dolayı, ancak ölümünden 6 yıl sonra Göttingen Üniversitesi tarafından fahri doktorluk unvanı verilir. Babası zengin bir ipek tüccarıdır. Birçok matematikçinin aksine maddi sıkıntılar çekmemiştir. Onun yaşadığı zorluk içinde bulunduğu dönemdi. Fransız İhtilali'nin en kanlı çatışmaları yaşanıyordu. Ailesi Sophie 'nin bu olaylardan uzak durmasını istiyordu ve onun evden çıkmasını yasaklamışlardı. Başlarda sıkıcı olan bu süreç babasının zengin kitaplığındaki matematik kitaplarını keşfetmesiyle adeta bir maceraya dönüşmüştü. 18. yüzyılda kadınların akademik kariyer yapmalarına izin verilmiyordu. Sadece akademik çevreler değil, aileler de kadınların bilim veya siyasetle uğraşmalarını istemiyordu. Bu nedenle Sophie matematiği kendi başına kitaplardan öğrenmeye mecbur bırakılmıştı. Matematik çalışmalarını gece herkes uyuduktan sonra yapıyordu. Ailesi çalışmalarını engellemek için mumları ve battaniyeleri saklayıp uyumaya zorluyormuş. Çalışmaları okuyabilmek için Yunan ve Latin alfabelerini öğrendi. Sonraki senelerde kadınların kabul edilmediği ama notların herkese açık tutulduğu bir okul sayesinde çalışmalarını geliştirdi. Yaptığı çalışmaları fakülte üyesi Louis Langrange'a gönderdi. Matematikteki zekasını ilk kez meşhur matematikçi Lagrange keşfeder. Lagrange için hazırladığı bir ödevi kadın olduğundan önem verilmeyeceği kaygısıyla ‘‘M. LeBlanc'' diye sahte bir isimle verir. Lagrange bu dehanın Sophie Germain olduğunu daha sonra öğrenir.
Sophie'nin matematik alanında en büyük destekçilerinden biri Lagrange olur. Sophie Germain'i en çok etkileyen matematikçilerden biri de çoğu kesimlerin fikir birliği içinde matematiğin prensi diye adlandırılan Gauss oldu. Ona da çeşitli matematik konularında bir çok mektup yazdı. Aynı kaygıyla, mektuplarına uzun süre M. LeBlanc olarak imza attı. Gauss, M. LeBlanc'ın Sophie Germain olduğunu Fransızlar Gauss'un oturduğu şehri işgal edip Sophie'nin aile dostu olan bir Fransız generalden Gauss için ayrıcalık istediğinde öğrenir. Sophie Germain'in matematikteki meşhur Fermat Teoremi'nin çözümüne yaptığı katkılar bilinen en iyi yönüdür. Yaptığı katkıların önemi kendinden ancak 100 yıl sonra Kummer tarafından bir adım ileri götürülebildiği düşünülürse daha iyi anlaşılır. Zamanın çok prestijli yarışmalarına katılmıştır. Poisson gibi matematik ve istatistiğin önde gelen isimleriyle yarışmıştır. Başarılı olamamıştır. Hak ettiği dereceler hiçbir zaman kendine verilmemiştir. Geçmişte M. LeBlanc ismini kullanmakla ne kadar haklı olduğunu tüm matematik dünyası adete Sophie'ye ispat etmiştir. Poisson, Gaspard de Prony ve Laplace'dan oluşan bir jürinin seçiciliğinde katıldığı bir yarışmada sunduğu makale bazı teknik hatalar nedeniyle kabul dahi edilmemiş ve kendisine çalışmasının neden kabul edilmediği söylenmemiştir bile. Olaydan 55 yıl sonra Gaspard de Prony'nin yazdığı makalelerinden birinin Sophie Germain'in yazdığı makalenin düzeltilmiş şekli olduğu anlaşılmıştır.
Bir çok deha gibi, Sophie Germain de çok genç yaşta öldü. Rakam teorisi üzerine çalışmalarını sürdürürken 55 yaşında kanserden öldü. Ölüm sertifikasındaki mesleği bölümüne matematikçi değil, rantiye yazdılar.
Matematikte kadınların yaptığı katkıları erkek meslektaşlarıyla karşılaştırdığımızda iki ya da üçle çarpmak yetmez, on ya da 20 ile çarpmak gerekir. Çünkü, kadın matematikçiler yıllar boyunca kendilerini matematikçi olarak dahi erkek meslektaşlarına kabul ettirememişlerdir.
Gauss, Lagrange, Hamilton gibi matematikçileri kadın meslektaşlarına bakış açıları bakımından diğerlerinden ayırmak gerektiğini de belirmek gerekir.
KAYNAKÇA
http://www.hurriyet.com.tr/sophie-germain
http://www.megabeyin.com/matematik-tarihinden-siradisi-bir-oyku-sophie-germain/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder